23 Mayıs 2015 Cumartesi

THE KILLING (1956)

Lionel White’in Clean Break adlı romanından uyarlanan film esprilerle süslenmiş, 5 faklı adamın (polis, gözlemci, keskin nişancı ve güreşçi ve hapisten yeni çıkmış Johnny Clay) hikâyesini tek bir soygunda birleştirir. Souguna katılanların hikayelerini flashback’ler ile anlatır: Polisin borcu vardır, keskin nişancı kendi malikanesi ile meşguldür, güreşçi satranç oynar (Kubrick’in satrancı çok sevdiğini biliyoruz.), Johnny Clay ise sevgilisi ile birlikte uzun zaman sonra görüşmüştür öncesinde hapiste olduğunu anlarız.
Filmde ne abartı var ne de herhangi bir mantık hatası, soygun saat saat planlanmış, detaylandırılmış ve 5 adamın farklı farklı görevleri var.  Hiçbir görev aksamadan yerine getiriliyor.  Olabilecek olaylar önceden düşünülmüş ve paralel kurgularla, flashback’lerle güçlendirilmiş. Öyle ki bugün Tarantino’nun Kubrick’ten etkilendiği söylenmektedir.
George Peatty’nin dramı da filmde hiçe sayılmayacak noktalardan, karısı Sherry’yi çok seviyor ve onun tarafından aldatılmak istemediğinden planı ona anlatıyor, aslında zaten aldatılıyor ve bunu soygundan sonra koşarak evine geldiğinde karısının sevgilisine seslenmesiyle öğreniyor. Sevdiği birine körü körüne bağlı bir insanın bir de o kişiden darbe alması ne demektir  Peatty'nin bakışlarından anlatılıyor.
Duvardaki Picasso tabloları, Kubrick’in çerçevelerine gizlemeyi sevdiği, ilk bakışta fark edemediğimiz ayrıntılardan.
Onun Sherry’e olan saf aşkını Sherry, gerçek bir kocasının olmamasıyla değerlendiriyordu.  George’un bu durumu filmin anlatımını güçlendiren yan olaylar arasında. Yine bu sahnede espri olarak da değerlendirebileceğimiz diğer bir olay Kubrick’in odadaki papağana bazı kelimeler öğretmesi ve bu ciddi durum içinde kuş sesleri duymamız bana fazlasıyla yaratıcı gelmişti.
Anlatılacak değil de izlenecek bir film The Killing, görüntüler ve anlatım gücü sizi filme çekiyor, kelimelere döküldüğünde sadece yazılmak için yazılan ama aslında gerçekliğin yakınından geçmeyen eleştirilere dönüşüyor. Bu nedenle lafı fazla uzatmadan filmin sonuna geliyorum.
Film paraların saçılmasının ardından Johnny Clay’ın vurulması ile sona erer. Hiçbiri soygundan pay elde edememiş ve borçlarını canlarıyla ödemişlerdir. (George hariç, o Sherry'nin ihanetiyle karşılaşmıştı.)
Paraların saçıldığı sahne filmden geriye kalan en çarpıcı görüntülerden.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder